Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Halil Tekin ve ekibi tarafından yürütülen kazı çalışmalarının bu yılki bölümü tamamlandı. Kazıların 30 yıldır devam ettiğini belirten Tekin, bu yılki çalışmalarda oldukça önemli ve ilginç bulgulara rastladıklarını ifade etti.

Doç. Dr. Tekin, milattan önce 5450 yıllarında yaşanan şiddetli kuraklık nedeniyle insanların biriktirme ihtiyacı hissettiğini belirtti. Kazılar sırasında bulunan devasa silolar, o dönemde gıda depolama için ciddi çabaların olduğunu gösteriyor. Daha önceki kazılarda bölgenin 20 metre doğusunda 4 büyük silo bulunmuştu. Bu keşifler, bölgenin tarım ve sosyal yapısı hakkında önemli bilgiler sunuyor.

Domuztepe Höyüğü'nde ayrıca "token" olarak bilinen sayma nesneleri de bulundu. Bu taş veya pişmiş topraktan yapılmış nesneler, dönemin kayıt tutma yöntemlerine işaret ediyor. Tekin, bu bulguların erken Sümer dönemine ait olduğunu belirterek, höyükteki seramiklerin de bu dönemi yansıttığını vurguladı. "Burada erken Sümer’in en erken evresini buluyoruz" dedi.

Tekin, Domuztepe Höyüğü'nün, Göbeklitepe ile Sümerliler arasındaki kültürel geçiş sürecini aydınlatabilecek çok önemli bir yer olduğunu ifade etti. Kazılarda yapılan kemik ve botanik analizler, siloların organik malzeme depolamak için kullanıldığını ortaya koydu. "Domuztepe, Göbeklitepe'den sonra ne olduğunu açıklayabilecek kilit bir yer" dedi.

Kazılarda bulunan damga mühürler, dönemin sanat anlayışını ve sembolizmini yansıtıyor. Tekin, bu mühürlerde insan, hayvan veya bitki figürlerinin yer almadığını, tamamen geometrik desenlerin bulunduğunu belirtti. "Geometrik anlatım, toplumsal bir ifade biçimi olarak kabul edilir" diyen Tekin, bu mühürlerin toplumsal mülkiyeti simgelediğini düşündüklerini belirtti.

Domuztepe Höyüğü'ndeki kazılar, her yıl yeni ve önemli bulgular sunarak, bölgenin tarihine ışık tutmaya devam ediyor.