Sütçü İmam Üniversitesi’nde katil İsrail telin edildi..
İnsan Hakları Özgür Gençlik Topluluğu ve Yeniler Öğrenci Topluluğu bir yılın ardından Gazze’de yaşanılan katliama dikkat çekerek Siyonist rejimi telin edici basın açıklaması yaptı.
KSÜ kütüphanesi önünde toplanan katılımcılar pankart, döviz ve sloganlarla basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasına akademisyenler, üniversite personeli, öğrenciler ve çeşitli STK üyeleri katıldı.
Program İnsan Hakları Özgür Gençlik Topluluğu danışman hocası Doç. Dr. Celal Kurşun’un açılış konuşması ile başladı. Kurşun, bir yılın ardından yiğit Gazze’nin direnişine dikkat çekti. Siyonist rejimi telin ettiğini bildirerek “Bize düşen burada adil bir şahitlikle zulme dur diyebilmek, benim safım oradaki kardeşlerimle beraberdir diyebilmektir” ifadelerini kullandı.
Programda İnsan Hakları Özgür Gençlik Topluluğu başkanı Sümeyye Nur Yüce ve Yeniler Öğrenci Topluluğu başkanı Burak Karataşçı basın metni okudular.
Sümeyye Nur Yüce, Siyonist İşgal rejimini telin ederek Gazze ‘de anne olmaktan bahsetti: “Ben bir hanım kardeşiniz olarak Gazzeli annelerin, ablalarımın, kız kardeşlerimin bu denli dayanıklılık ve feraset sahibi içinde olmaları benim zihnimde çok ayrı yer bir tutmasıyla birlikte mühim örneklik teşkil ediyor. Kısaca size Gazze’ de anne olmayı çok kıymetli Ortadoğu uzmanı Zahide Tuba Kor hanımefendinin şu araştırma çalışmalarıyla bahsetmek istiyorum. ‘Filistinlilerin direnişi ve işgalcinin maddi-manevi baskısına tahammülü çoğu zaman anne karnında başlar. Bebekler direnmek veya boyun eğmek zorunda kalacakları bir dünyaya doğarlar. Aktif veya pasif direniş ruhunun yeni nesillere aşılanmasında en kritik rolü anneler oynarlar. Kadınların hayatının hemen her aşaması direnişin bir parçasıdır: Çok çocuk sahibi olmak yani Filistin’in Yahudileştirilmesine karşı demografik bir savaş yürütmek ve çocuğunu elden geldiğince iyi eğitmek; fakirleştirme politikalarıyla boğuşmak; işgalcinin fiziki ve psikolojik şiddetine ve aşağılamalarına direnmek; hareket kısıtlamalarıyla mücadele etmek; İsrail’in yok saydığı Filistin kimliğini korumak ve toprakla güçlü bir aidiyet bağı kurmak, İsrail’in Yahudilere ait olduğunu iddia edip tescil altına aldırmaya çalıştığı yemek kültüründen tutun geleneksel kıyafetlere kadar Filistin kültürünü sürdürüp yeni nesillere aşılamak (yani işgalciye karşı kültürel bir savaş yürütmek); direniş ruhunu ve hafızasını canlı tutup çocuklarına aktarmak; işgalcinin sürekli korku salmasına karşı çocuklarına korkmamayı, cesareti, aciz görünmemeyi, üzüntüye teslim olmamayı öğretmek... Ayrıca direniş örgütlerindeki babalar için şehit düştükleri veya hapse girdikleri takdirde çocuklarına bakacak eşleri ve anneleri olduğunu bilmek gözlerinin arkada kalmaması bakımından da önemlidir.’ buradan da anlaşılacağı üzere Gazze’de anne olmak demek Allah’ın kendilerine emanet ettiği can ve evlatları hayatın her safhasında koruyup kollayarak baş müderris olmak demektir.” İfadelerini kullandı.
Burak Karataşçı, 365 gündür süregelen 7 Ekim Gazze soykırımının birinci yılını doldurduğuna dikkat çekerek : “7 Ekim 2023’te Filistin topraklarında başlayan zulüm ve katliam bugün hâlâ aynı acımasızlıkla devam etmektedir. Binlerce çocuk, kadın, yaşlı ve genç; katil İsrail'in ölüm saçan bombaları altında can verdi ve ne yazık ki vermeye de devam ediyor. Ancak uluslararası toplumun topyekûn ayağa kalkması, bu zulmün son bulması ve ivedilikle “yeni bir dönemin” başlangıcının ilan edilmesi gerekmektedir. Batılı ülkelerin yalnızca “kınayarak” değil, hakiki ve samimi desteğini göstererek bu zulmün bitmesine katkı göstermesi elzemdir. Tüm dünyada; evlerde, okullarda, iş yerlerinde, sokaklarda ve meydanlarda Filistin’e daha gür bir ses olmak için yeni bir direnişin meşalesi yakılmalıdır. Bir yıldır aralıksız süren soykırıma karşı uluslararası sessizlik, İsrail’in insaniyetten uzak katliamlarını meşrulaştırmaktadır. Katil İsrail’in Filistin topraklarında yıllardır sürdürdüğü işgal ve zulüm son bir yılda dehşet ve vahşetini artırarak devam etmektedir. Kudüs’te, Gazze Şeridi’nde ve Batı Şeria’da masum insanların kanını akıtmaktan çekinmeyen bu “katil ruh”, insanlık onurunu ayaklar altına almaktadır. Hiçbir ahlaki değeri olmayan ve “devlet eliyle” katliamlarını gerçekleştiren İsrail, çocuk, kadın, yaşlı demeden saldırılarına günbegün artırmaktadır. Gazze’den dünyaya yayılan çığlıklara “sessiz cevaplar” veren birçok ülke, yaşanan bu vahşetin ortağı olduğunu âdeta ilan etmektedir. “Medeniyet maskesi” takmış Batılı ülkeler, insan hakları iddiasında bulunurken bu katliamları görmezden gelmekte; İsrail’i doğrudan ya da dolaylı yoldan korumaktadır.” İfadelerini kullandı.
Program KSÜ İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Genç’in yaptığı duanın ardından sona erdi.