Eğitim, bir milletin geleceğini inşa eden en güçlü unsurlardan biri. Ancak bu inşa sürecinde yalnızca bilgi değil, ruh, azim ve ilham da gerekli. İşte bu değerlerin her birini şahsında toplayan bir isimden bahsedeceğiz: Hafız Osman Sandal, nam-ı diğer Sandal Hoca.
Sandal Hoca, yalnızca bir öğretmen değil, aynı zamanda bir dönemin ruhunu geleceğe taşıyan bir öncüydü. Yoklukların ve imkânsızlıkların içinde büyük bir azimle yola çıkmış, bu topraklarda bir eğitim meşalesi yakmıştır. Onun 1951 yılında Kahramanmaraş’ta kurduğu İmam Hatip okulu, yalnızca bir okul değil, adeta bir diriliş hareketinin sembolü olmuştur. O dönemde eğitim alanında yaşanan zorlukları düşündüğümüzde, Sandal Hoca’nın cesareti ve kararlılığı bugün hâlâ takdire şayandır.
Geçtiğimiz günlerde, onun adını taşıyan Sandal Hoca İmam Hatip Ortaokulu’nda düzenlenen anlamlı bir etkinlikte, bu değerli eğitimcinin mirası bir kez daha hatırlandı. Torunu Selahattin Sandaloğlu ve yazar Salman Kapanoğlu, Gazeteci Yazar Abdurrahman Akbaba ve Bekir Doğan gibi değerli isimlerin katılımıyla gerçekleşen “Kariyer ve Okuma Günleri”, sadece bir etkinlik değil, geleceğe dair umutların filizlendiği bir buluşmaydı.
Selahattin Sandaloğlu’nun konuşmasında söylediği şu cümleler, Sandal Hoca’nın eğitimdeki kararlılığını anlamak için oldukça önemliydi:
“Dedem, sadece bir okul kurmadı; bir milletin geleceğini aydınlatacak bir meşale yaktı. Onun cesareti, bugün bizim en büyük ilham kaynağımızdır.”
Bugün bu ülkenin dört bir yanında nice İmam Hatip mezunları, Türkiye’nin eğitim, siyaset, bilim ve sanat hayatına yön vermektedir. Bu, Sandal Hoca gibi isimlerin sabır ve kararlılıkla inşa ettiği bir mirasın eseridir. Ancak bu mirası anlamak ve yaşatmak, sadece geçmişle övünmekle olmaz. Tıpkı Selahattin Bey’in dediği gibi, bu mirasın değerlerini içselleştirip geleceğe taşımak zorundayız.
Bu noktada yazar Salman Kapanoğlu’nun etkinlikteki katkıları da bir başka önemli ayrıntıyı ortaya koydu. Öğrencilere dağıttığı “Okulda Şenlik Var” kitabı ve paylaştığı samimi anılar, eğitimciliğin sadece bilgi aktarmak değil, öğrencilerin ruhuna dokunmak olduğunu bir kez daha hatırlattı. Eğlenceyle eğitimi bir araya getiren bu yaklaşım, gençlere ilham vermenin en etkili yollarından biri.
Sandal Hoca’nın torunlarının, onun aziz hatırasını yaşatmak için gösterdiği çaba ise başlı başına bir takdir meselesidir. Onun hayatını anlatan ve kaleme alan Yazar Vehbi Vakkasoğlu’nun “Bir Devrin ve Bir Şehrin Muhteşem Öğretmeni Sandal Hoca” kitabı, sadece bir biyografi değil, aynı zamanda bir diriliş hikâyesidir. Bu kitap, gençlerin azimle çalışarak neler başarabileceğine dair bir rehber.
Bugün Sandal Hoca’nın ismini taşıyan bu okulda yapılan her etkinlik, aslında onun başlattığı büyük eğitim mücadelesinin devamı. Ancak unutulmamalıdır ki, isimlerin yaşaması kadar, o isimlerin taşıdığı değerlerin yaşatılması da önemli. Bu değerleri geleceğe taşıyacak olanlar ise bugün o sıralarda oturan öğrencilerdir.
Sevgili gençler, sizler bu mirası sadece öğrenmekle kalmamalı, onu anlamalı ve yaşatmalısınız. Çünkü bir milletin geleceği, gençlerin yüreğindeki azim ve ruhla şekillenir. Sandal Hoca’nın hikâyesi, size “imkânsız” görünen her şeyin aslında azimle “mümkün” olduğunu gösterecektir.
Bu etkinliği düzenleyen okul müdürü Memduh Kayıklık ve emeği geçen herkesi gönülden tebrik ediyorum. Kahramanmaraş’ın bereketli topraklarında böyle kıymetli isimlerin anılması ve gençlere ilham kaynağı olması, bu şehrin sahip olduğu değerlerin en güzel göstergesi.
Sandal Hoca, yalnızca bir öğretmen değil; bir neslin, bir idealin ve bir dirilişin simgesiydi. Onun yaktığı meşale, bugün de yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor. Şimdi sıra bizde; onun mirasını daha da ileri taşımak ve gelecek nesillere aktarmak için çalışmalıyız. Çünkü eğitim, sadece bir bilgi aktarımı değil, bir ruh, bir azim ve bir vizyon meselesidir.
Etkinliğin belki de en anlamlı yanlarından biri de, Selahattin Sandaloğlu’nun, çocukları Osman ve Mehmet’i de bu programa getirmesiydi. Bu, sadece bir katılım değil, aynı zamanda gelecek kuşaklara bir bayrak devrinin provası gibiydi. Sandaloğlu, devraldığı bu mirası kendi hayatında nasıl yaşattıysa, aynı azim ve kararlılıkla oğullarına da aktarma arzusunu açıkça ortaya koyuyordu. İlim ve irfan yolculuğunda bir ailenin üç kuşak boyunca taşıdığı bu değerler zinciri, Sandal Hoca’nın eğitim mücadelesinin meyvelerinin ne denli güçlü olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Unutmayalım, her büyük hikâye, bir insanın azmiyle başlar. Sandal Hoca’nın hikâyesi ise bu topraklardaki her gencin hikâyesine ilham olmaya devam edecek.