Mustafa Saylak
Köşe Yazarı
Mustafa Saylak
 

Faklı yönleri ile benim annem

 Anne: Sığınılan kapı, yaşı kaç olursa olsun bir evladın başını ilk yaslayacağı şefkat yastığı, tüm insanlığın merhamet çınarıdır. Bir anneyi yazıyla anlatabilmek cümlelere sığmaz. Fakat ben hayatımda tesiri büyük olan ve yokluğu kalbimi sızlatan anneciğimden, topluma da örnek olacağını düşündüğüm güzel özelliklerinden bahsetmek istiyorum: Rahmetli dedemin dedesi ile rahmetli nenemin dedeleri uzun bir hac yolculuğunda tanışırlar. Hac arkadaşlıkları esnasında çok samimi dost olurlar. Hacdan sonra karşılıklı ziyaretleşirler. Aralarında aile dostlukları oluşur. Uzun dostluklar sonucunda bir gün bir araya gelirler. Torunları nenem Elif ile dedem Hacının evlenmelerine karar verirler. Bu evlilikten; dört kız, bir erkek evlat meydana gelir. İlk çocukları da benin annem olur. Genç yaşta dedem ve ninem vefat ederler. Annem: Çocuklarının düğününde takı merasimi yaptırmazdı. ’’Ben elimden geldiği ve imkânın olduğu kadar gelinime takı yaparım.’’ derdi. Fakat hatırı sayılır derecede ziynet takardı. Gelinleri arasında ayrım yapmadan ‘’kime ne almış isem diğerine de aynısını alırım.’’ derdi. Bu konuda dediğini de yapardı. Takı takmak isteyenlerin taleplerini kesinlikle kabul etmezdi. Oğullarını evlendireceği zaman, önce evini yaptı. Sonra evlendirdi. ‘’Her evlenecek kızın mutlaka, en az bir sandığı, birde yatağı olacak.’’ derdi. Evlenecek her erkeğin mutlaka bir işi ve bir evi olması lazım derdi. Annem: Mirasta her şeyin babanın üzerinde olmasını isterdi. Babayı bir çeşmeye benzetirdi. O çeşmeden herkes içer derdi. Allah korusun;’’ ailede ölüm veya ayrılma olduğunda evlatlar, babalarından faydalanır’’ derdi. Onun bir tabiri vardı ‘’Yolda yollar çok derdi.’’ Bu uygulamayı kendi çocukları için yaptığı gibi kız torunlarının eşlerine de aynı tembihatta bulunurdu. Mal satmayı hiç sevmezdi. Almaktan da çok memnun olurdu. Annem: İbadetine çok düşkündü. Namazını hiç geçirmezdi. Orucunu hiç aksatmazdı. Allah dostu, Peygamber aşığı idi. Birçok defa hac ve umreye gitmesi nasip oldu. Hatta bir defasında ilk görev yerim Bingöl’e gitmiştik. Dönüşte ikindi namazı geçmek üzere iken ben otobüsten indim. Hemen namazımı kıldım. Kendisinin namaz kılmasına yolculuk ortamı müsait değildi. Bende; sonra kaza eder düşüncesi ile kendisine söylemedim. Benim namazımı kıldığımı fark edince, ‘’Sen kıldın, benim namazım kazaya kaldı’’ diye çok üzülmüştü. Kendisindeki ibadet hassasiyeti çocuklarında da aynı idi. Son günlerinde ‘’Rabbim senin huzuruna ibadetlerini aksatmayan on evladın, annesi olarak geliyorum.’’ der gibi idi. Babam okuma ve yazmayı askerde öğrenmişti. Annem okuma yazma bilmezdi. Fakat çocuklarının okumasını her ikisi de çok istedi. Bu sebeble  her türlü fedakarlığı göstermişlerdi. Hiç ihmal etmemişlerdi. Manevi ve maddi anlamda çocuklarının iyi yetişmesi düşünceleri vardı. Bu amaçla ilk okuldan sonra çocuklarını imam hatip lisesinde okutmuşlardı. Annem’’ Siz okursanız, biz zengin oluruz.’’ derdi. Çocuklarına öyle bir okuma aşkı ve hevesi aşılamışlardı ki bizim için okumak, sanki bir hayat memat meselesiydi. Bu yönü ile ailemiz; herkesin örnek aldığı bir anne ve baba, bizlerde okuyan gençler olarak rol model olmuştur. Ayrıca ailemde Kur’an okumayan hiç kimse yoktur. Rahmetli annem son zamanlarına kadar Yasin suresini ezberden okurdu.  Annem çocuklarına hep şefkatle yaklaşırdı. Çocuklarını ve torunlarını çok severdi. Hata yapacaklarını hissettiği zaman kesin bir şekilde engel olmaya çalışırdı. Çocuklarına her ne olursa olsun, asla beddua etmezdi. Çok kızdığında ‘Size ne oluyor? Allah başınıza hayır yağdırsın.’’ derdi. Biz küçük iken, yaramazlık yaptığımızda ve baş edemez hale geldiğinde’ ’Sizi babanıza söylerim.’’ derdi. Şu da bir gerçekti. Biz babamızdan çok korkardık. Onun bir şey söylemesine gerek yoktu. Bakması yeterdi. Annem: Çok tutumlu idi. Asla israf etmezdi. İsrafı ve israf edenleri sevmezdi. Hiçbir şeyini atmazdı. ’’Her ne olursa olsun bir gün gerekli olacağını söylerdi.’ ’Kimseye muhtaç olmamak için evinde iğneden ipliğe her şey bulunurdu. İhtiyacı olanlara da emanet verirdi. Annem: Hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç olmamak için gece gündüz çalışırdı. Bahçesin de hemen hemen her türlü meyve ve sebze yetiştirirdi. Çiftliğine biber ve pamuk ekerdi. Köyde kendisine Eşe hatun veya Eşe ana derlerdi. Elinin altında çalışan insanları incitmez, onlarla iyi diyaloglar kurardı.    Annem ailede himayeci değildi. Evlatlarına: ‘Ben toprak olmuşum. Beni yok sayın, kendi yuvanızı kendiniz kurun, koruyun.’’ derdi. Ama sürekli destek 0lur, yol gösterirdi. ‘’Ben sizi Allaha emanet ettim ve yuvadan uçurdum. Bir kuş misali bensiz uçmayı ve yaşamayı bileceksiniz.’’ derdi. Oğullarına karşı gelinlerini asla eleştirmezdi. ‘’Kadın kısmı masumdur. Eşlerinize değer verdiğiniz kadar onlar güç ve kuvvet kazanır.’’ derdi. ‘’Kadın kısmı narin olur. Duygusal olur. İyiliği veya kötülüğü çok çabuk işlevlendirir.’’ derdi. Gelinlerine de oğullarının zaaflarını söylerdi. Ona göre davranmalarını açık yüreklilikle isterdi. Gelinlerini sürekli’’ Kızım yuvayı kadın kurar.’’ derdi. Oğullarını evlendirdiğinde, mümkün olduğunca gelininin yanından 40 gün ayrılmazdı. Onları yeni yuvalarına alıştırmaya çalışırdı.     Annem: Her konuda çok güvenilirdi. Köylerden; şehre gelen bayanlar, gideceği veya geleceği yere zamanından önce gelmiş iseler; bekleyeceği durakları annemin yanı olurdu. İnsanlar kadınlarını ve kızlarını sanki yedi emin olarak annemin yanına bırakırlardı. Annem onları yedirir içirir gerekirse gece misafir ederdi. Bayanların eşleri, çocukların ebeveynleri gelinceye kadar onlara sahip çıkardı. Evimiz herkes için güven ve huzur kapısı idi. Annem eğrisi ile doğrusu ile böyle öncelikleri ve vasıfları olan biri idi. Ruhu şad ve mekânı Cennet olsun. 22.01.2025   
Ekleme Tarihi: 22 Ocak 2025 - Çarşamba
Mustafa Saylak

Faklı yönleri ile benim annem

 Anne: Sığınılan kapı, yaşı kaç olursa olsun bir evladın başını ilk yaslayacağı şefkat yastığı, tüm insanlığın merhamet çınarıdır. Bir anneyi yazıyla anlatabilmek cümlelere sığmaz. Fakat ben hayatımda tesiri büyük olan ve yokluğu kalbimi sızlatan anneciğimden, topluma da örnek olacağını düşündüğüm güzel özelliklerinden bahsetmek istiyorum:

Rahmetli dedemin dedesi ile rahmetli nenemin dedeleri uzun bir hac yolculuğunda tanışırlar. Hac arkadaşlıkları esnasında çok samimi dost olurlar. Hacdan sonra karşılıklı ziyaretleşirler. Aralarında aile dostlukları oluşur. Uzun dostluklar sonucunda bir gün bir araya gelirler. Torunları nenem Elif ile dedem Hacının evlenmelerine karar verirler. Bu evlilikten; dört kız, bir erkek evlat meydana gelir. İlk çocukları da benin annem olur. Genç yaşta dedem ve ninem vefat ederler.

Annem: Çocuklarının düğününde takı merasimi yaptırmazdı. ’’Ben elimden geldiği ve imkânın olduğu kadar gelinime takı yaparım.’’ derdi. Fakat hatırı sayılır derecede ziynet takardı. Gelinleri arasında ayrım yapmadan ‘’kime ne almış isem diğerine de aynısını alırım.’’ derdi. Bu konuda dediğini de yapardı. Takı takmak isteyenlerin taleplerini kesinlikle kabul etmezdi. Oğullarını evlendireceği zaman, önce evini yaptı. Sonra evlendirdi. ‘’Her evlenecek kızın mutlaka, en az bir sandığı, birde yatağı olacak.’’ derdi. Evlenecek her erkeğin mutlaka bir işi ve bir evi olması lazım derdi.

Annem: Mirasta her şeyin babanın üzerinde olmasını isterdi. Babayı bir çeşmeye benzetirdi. O çeşmeden herkes içer derdi. Allah korusun;’’ ailede ölüm veya ayrılma olduğunda evlatlar, babalarından faydalanır’’ derdi. Onun bir tabiri vardı ‘’Yolda yollar çok derdi.’’ Bu uygulamayı kendi çocukları için yaptığı gibi kız torunlarının eşlerine de aynı tembihatta bulunurdu. Mal satmayı hiç sevmezdi. Almaktan da çok memnun olurdu.

Annem: İbadetine çok düşkündü. Namazını hiç geçirmezdi. Orucunu hiç aksatmazdı. Allah dostu, Peygamber aşığı idi. Birçok defa hac ve umreye gitmesi nasip oldu. Hatta bir defasında ilk görev yerim Bingöl’e gitmiştik. Dönüşte ikindi namazı geçmek üzere iken ben otobüsten indim. Hemen namazımı kıldım. Kendisinin namaz kılmasına yolculuk ortamı müsait değildi. Bende; sonra kaza eder düşüncesi ile kendisine söylemedim. Benim namazımı kıldığımı fark edince, ‘’Sen kıldın, benim namazım kazaya kaldı’’ diye çok üzülmüştü. Kendisindeki ibadet hassasiyeti çocuklarında da aynı idi. Son günlerinde ‘’Rabbim senin huzuruna ibadetlerini aksatmayan on evladın, annesi olarak geliyorum.’’ der gibi idi.

Babam okuma ve yazmayı askerde öğrenmişti. Annem okuma yazma bilmezdi. Fakat çocuklarının okumasını her ikisi de çok istedi. Bu sebeble  her türlü fedakarlığı göstermişlerdi. Hiç ihmal etmemişlerdi. Manevi ve maddi anlamda çocuklarının iyi yetişmesi düşünceleri vardı. Bu amaçla ilk okuldan sonra çocuklarını imam hatip lisesinde okutmuşlardı. Annem’’ Siz okursanız, biz zengin oluruz.’’ derdi. Çocuklarına öyle bir okuma aşkı ve hevesi aşılamışlardı ki bizim için okumak, sanki bir hayat memat meselesiydi. Bu yönü ile ailemiz; herkesin örnek aldığı bir anne ve baba, bizlerde okuyan gençler olarak rol model olmuştur. Ayrıca ailemde Kur’an okumayan hiç kimse yoktur. Rahmetli annem son zamanlarına kadar Yasin suresini ezberden okurdu. 

Annem çocuklarına hep şefkatle yaklaşırdı. Çocuklarını ve torunlarını çok severdi. Hata yapacaklarını hissettiği zaman kesin bir şekilde engel olmaya çalışırdı. Çocuklarına her ne olursa olsun, asla beddua etmezdi. Çok kızdığında ‘Size ne oluyor? Allah başınıza hayır yağdırsın.’’ derdi. Biz küçük iken, yaramazlık yaptığımızda ve baş edemez hale geldiğinde’ ’Sizi babanıza söylerim.’’ derdi. Şu da bir gerçekti. Biz babamızdan çok korkardık. Onun bir şey söylemesine gerek yoktu. Bakması yeterdi.

Annem: Çok tutumlu idi. Asla israf etmezdi. İsrafı ve israf edenleri sevmezdi. Hiçbir şeyini atmazdı. ’’Her ne olursa olsun bir gün gerekli olacağını söylerdi.’ ’Kimseye muhtaç olmamak için evinde iğneden ipliğe her şey bulunurdu. İhtiyacı olanlara da emanet verirdi.

Annem: Hiç kimseye ve hiçbir şeye muhtaç olmamak için gece gündüz çalışırdı. Bahçesin de hemen hemen her türlü meyve ve sebze yetiştirirdi. Çiftliğine biber ve pamuk ekerdi. Köyde kendisine Eşe hatun veya Eşe ana derlerdi. Elinin altında çalışan insanları incitmez, onlarla iyi diyaloglar kurardı.  

 Annem ailede himayeci değildi. Evlatlarına: ‘Ben toprak olmuşum. Beni yok sayın, kendi yuvanızı kendiniz kurun, koruyun.’’ derdi. Ama sürekli destek 0lur, yol gösterirdi. ‘’Ben sizi Allaha emanet ettim ve yuvadan uçurdum. Bir kuş misali bensiz uçmayı ve yaşamayı bileceksiniz.’’ derdi. Oğullarına karşı gelinlerini asla eleştirmezdi. ‘’Kadın kısmı masumdur. Eşlerinize değer verdiğiniz kadar onlar güç ve kuvvet kazanır.’’ derdi. ‘’Kadın kısmı narin olur. Duygusal olur. İyiliği veya kötülüğü çok çabuk işlevlendirir.’’ derdi. Gelinlerine de oğullarının zaaflarını söylerdi. Ona göre davranmalarını açık yüreklilikle isterdi. Gelinlerini sürekli’’ Kızım yuvayı kadın kurar.’’ derdi. Oğullarını evlendirdiğinde, mümkün olduğunca gelininin yanından 40 gün ayrılmazdı. Onları yeni yuvalarına alıştırmaya çalışırdı.    

Annem: Her konuda çok güvenilirdi. Köylerden; şehre gelen bayanlar, gideceği veya geleceği yere zamanından önce gelmiş iseler; bekleyeceği durakları annemin yanı olurdu. İnsanlar kadınlarını ve kızlarını sanki yedi emin olarak annemin yanına bırakırlardı. Annem onları yedirir içirir gerekirse gece misafir ederdi. Bayanların eşleri, çocukların ebeveynleri gelinceye kadar onlara sahip çıkardı. Evimiz herkes için güven ve huzur kapısı idi.

Annem eğrisi ile doğrusu ile böyle öncelikleri ve vasıfları olan biri idi. Ruhu şad ve mekânı Cennet olsun. 22.01.2025 

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (2)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve marasgunebakis.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Akif Özbolat
(23.01.2025 10:15 - #175)
Mekanı cennet olsun teyzemizin
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve marasgunebakis.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Akif Özbolat
(23.01.2025 10:15 - #176)
Mekanı cennet olsun teyzemizin
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve marasgunebakis.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.