Zannediyoruz ki dışarıya adımımızı atmazsak, kimsenin işine karışmazsak, kendi kabuğumuza çekilirsek hiç kimse bize dokunmaz. Güllük gülistanlık yaşar, gideriz. Böyle düşünüyorsak ya çok safız, ya dünyada yaşananlardan haberimiz yok ya da düşmanların değirmenine su taşıyoruz.
Saddam, Beşar Esed, Kaddafi, Hüsn-ü mübarek güzellemesi yapmayacağım. Al birini vur ötekine. Ancak bunların hiçbirinin dışarıyla problemi yoktu. Birine sende nükleer var dediler, diğerine senin demokrasin eksik dediler, bir diğerine ülkende terörist unsurlar var dediler ve adamların memleketlerine gelip çöreklendiler. Şimdi de çıkmıyorlar. Çıkarabilecek olan varsa buyursun. Güya Irak'a, Afganistan'a, Suriye'ye demokrasi getirmişler. Halen terör unsurları tehlike arz ediyorlarmış. Onun için beklemeye ve PKK ile birlikte hareket etmeye devam edeceklermiş.
PKK nın bir başka ülkenin beka sorunu olduğu, o ülkenin binlerce vatandaşını öldürdüğü hiç umurlarında değil. Bulundukları yerde de sürekli fitne-fesat ve çıkar peşindeler. Filistin için durum çok daha kötü. Dünyanın gözü önünde adamların topraklarını, evlerini, arabalarını ellerinden aldılar, çoluk çocuk demeden öldürdüler. Bahane olarak da, onlar da bizden öldürüyorlar diyorlar. Kendileri aptal olduğu gibi insanları da aptal zannediyorlar.
Her nasılsa menfaat söz konusu olduğunda zalim devletlerin hepsi birlikte hareket edebiliyorlar. Kavgalı olduklarıyla bile perde arkasında anlaşabiliyorlar. Allah şerlerinden muhafaza etsin.
Gelelim sınırlarımızda yaşananlara. Devletimizin, ne haliniz varsa görün, birbirinizi yiyin deme lüksü yok. Ajanların, provakatörlerin, düşman devletlerin cirit attığı yerde sen olmazsan o ateş topunu topraklarında bulursun.
Farkındaysanız doğrudan savaşan hiçbir ülke yok. Herkesin o coğrafyadan kurduğu bir çetesi var. Ölenler, yaralananlar, taşınanlar, oradan oraya sürünenler hep bu coğrafyanın insanları. Dışarıdan gelen köpekler, silah sesleri azaldığında masaya oturacaklar ve ellerine cetveli alıp yeniden harita çizecekler, ganimet paylaşacaklar. Arkasından o insanları yıllarca borçlandırarak evlerini inşa etmeye başlayacaklar.
Bizim devletimiz, yangından ülkesini kurtarmanın peşinde. Orada yaşananları takip ediyor, gerekli önlemleri alıyor, desteklemesi gerekenleri destekliyor, yok etmesi gerekenleri yok ediyor. Aksi takdirde masaya oturamaz ve sınırında ne yaşanırsa, ne kurulursa razı olmak zorunda kalır. Eğer PKK ve uzantıları ciyak ciyak bağırmaya, etraflarından yardım dilenmeye başladılarsa doğru yolda ilerlediğimizden emin olabilirsiniz.
Allah sonumuzu hayretsin. Düşmanları kurdukları tuzaklarında boğsun. Bizlere güç, kuvvet, akıl, fikir, birlik, beraberlik versin. Öyle olaylara şahit oluyoruz ki, ciğerimiz parçalanıyor. Yürekten dua ediyorum. Rabbim bizi devletsiz, bayraksız, ezansız bırakmasın.