İki veya üç gün oldu KASKİ' de ki, üst düzey değişiklik görevine başlayalı. Bu değişikliğin perde arkasında ne vardı? yazayım diyorum gündem bir türlü el vermiyor. Türkiye, Narin kızımıza yapılanların cezasını beklerken, kentimizde de Saraçhane esnafları ve çevresinde sevilen Mesut kardeşimizin Su'dan bir bahaneyle dövülerek öldürülmesine varan sonucu, diğer bir taraftan ekmek içinde çıkan fare olayını konuşuyor..
Kahramanmaraş’ta yaşanan trajik olay, hepimize insanlığımızı sorgulatması gereken bir noktaya getirdi. 29 yaşındaki Mesut Kazancı, sadece su istemişti. Evet, bu basit, hayatın en temel ihtiyaçlarından biri olan su, onun hayatına mal oldu. Bir bardak su için başlayan tartışma, vahşice bir cinayete dönüştü. Metal fabrikasında çalışan bir işçiden bir bardak su isteyen Kazancı, ikinci kez su istemesi üzerine tartışmanın fitilini ateşledi. Sopalarla dövülen Kazancı, hastaneye kaldırıldı ancak iki gün süren yaşam mücadelesini kaybetti. Geride ise gözü yaşlı bir eş, bir anne ve henüz 2 aylık bir bebek kaldı.
Bu olayın ardından hepimizin kendimize sorması gereken çok önemli bir soru var: Biz nasıl bu hale geldik? Bir bardak su yüzünden bir insan hayatı nasıl sona erebilir? Su, hepimiz için bir yaşam kaynağıdır; ancak bu olayda su, ne yazık ki bir insanın ölümüne giden yolu açtı. Olayın vahameti, sadece bir kişinin hayatını kaybetmesi değil, aynı zamanda toplum olarak kaybettiğimiz insani değerlerdir. Yardımlaşma, dayanışma, empati gibi kavramlar ne zaman bu kadar uzaklaştı bizden?
Mehmet Ali Öztürk hocamın eğitimci yönüyle yazmış olduğu köşe yazsını da okuyunuz. "Şehrime hiç yakışmadı. Bir genç öldüresiye dövülüyor, diğerleri de ayırmak yerine video çekmeyi ya da seyretmeyi tercih ediyorlar.
Çok vahim bir durum ve hiç normal değil. Ben gerçek mevzunun ikinci kez su istemek olduğuna asla inanmıyorum. Her ne kadar tartışmada geçen konuşmaları bilmesek de konu; yan baktın, dik konuştun, ben de senin, kavgasına daha çok benziyor."
Kazancı'nın ailesinin yaşadığı acıyı düşünmek bile zor. Henüz iki aylık bir bebeğin babasız kalması, bir annenin evlatsız bırakılması ve bir kadının eşini kaybetmesi… Bu trajedi, toplum olarak ne denli savrulduğumuzu gösteriyor. Olayın ardından yapılan açıklamalarda Kahramanmaraş Valisi Mükerrem Ünlüer, olayın vahşiliğini vurgulayarak üzgün olduğunu belirtti. Ancak bu üzüntü, insanlığın her geçen gün eriyip gittiği bir dönemde sadece bir teselli cümlesi olarak kalıyor.
Toplumsal olarak neden bu kadar öfkeliyiz? Bir bardak suya bile tahammül edemeyecek hale nasıl geldik? İnsanı insan yapan özelliklerimizin bu kadar erozyona uğramasının altında yatan sebepleri sorgulamalıyız. Bu olay, sadece bir cinayet değil, insanlık adına büyük bir çöküştür. Bir bardak su, bu denli canice bir kavganın sebebi olmamalıydı.
Yine de umut var. Belki de Mesut Kazancı’nın trajik kaybı, toplumsal olarak bir uyanışa sebep olabilir. Su, sadece bedenimizi değil, ruhumuzu da beslemeli. Birbirimize şefkat ve merhametle yaklaşmadıkça, insanlık olarak eksikliğimizi her geçen gün daha fazla hissedeceğiz. Bu acı olaydan ders çıkarıp, daha iyi bir toplum olma yolunda adımlar atmalıyız. Çünkü hepimizin ihtiyacı olan şey, yalnızca su değil; anlayış, hoşgörü ve insanlık.
Hiç mi hiç, olmamalıydı Sudan bir bahane insanlığımızı nerede kaybettiğimiz sorgulatmamalıydı!
Hacı Ali GÜNEÇIKAN
marasgunebakis Haber Editör