Hikâye bu ya… Bir köyde yaşlı bir çiftçi, ölmeden önce oğullarını çağırmış:
“Evlatlarım, tarlamızın bir yerine altın gömdüm, onu bulun ve hayatınızı kurtarın.”
Oğulları kazmayı küreği kapıp tarlayı baştan sona kazmışlar, ama altını bulamamışlar. Fakat birkaç ay sonra fark etmişler ki, o yıl tarladan aldıkları mahsul, önceki yılların iki katı olmuş! Babalarının gömdüğü altın aslında topraktaki emekmiş.
İşte kadın emeği de böyledir. Toprağa düşen her damla ter, büyür, serpilir, bereket olur. Kahramanmaraş’ta düzenlenen 2. Kadın Emeği Alışveriş Festivali de tam da bunun kanıtı. Yüz iki kadın girişimcinin emeğini, hayalini ve el işini sergilediği festival, alışverişten çok daha fazlasını vaat ediyor: Kadının ekonomideki yerini, emeğin değerini ve birlikteliğin gücünü…
Kadın girişimciliğini teşvik etmek neden önemli? Çünkü kadın eli değen yer güzelleşir. Tıpkı Cengiz Aytmatov’un dediği gibi: “Emek ve sevgi bir araya geldiğinde, her şey mümkündür.”
Düşünün, bir şehirde kadınlar üretimin içinde olursa ne olur? Yeni iş alanları açılır. El emeği, ticari değere dönüşür. Aile bütçesine katkı sağlanır. Kültürel miras, ekonomiye kazandırılır.
Peki, sadece ekonomik mi? Hayır. Bir kadın ekonomik özgürlüğünü kazandığında, toplumda sesi daha gür çıkar. Kendine güveni artar, eğitim fırsatları genişler, çocukları daha iyi koşullarda büyütme şansı bulur.
İşte bu yüzden Mustafa Buluntu’nun verdiği 3 milyon Euro’luk hibe desteği, yalnızca bir ekonomik destek değil, aynı zamanda şehrin geleceğine yapılan bir yatırımdır. İşte bu yüzden Betül Zabun Kenger’in vurguladığı “birlikte üretmek, birlikte güçlenmek” ilkesi, sadece bir festival sloganı değil, bir kalkınma modelidir.
Bu festival, sadece bir AVM’de kurulan stantlardan ibaret değil. Aynı zamanda bir direnç öyküsü. Çünkü bu kadınların çoğu, 6 Şubat depremlerinde büyük kayıplar yaşadı. Eşini, evini, atölyesini, dükkanını kaybeden kadınlar, yeniden başlamak için güç buldu. Onlar için her örgü motifi, her ahşap oyma, her dikiş, küllerinden doğan bir anka kuşunun kanat çırpışı gibi…
Bunu en iyi anlatanlardan biri de Hatay ve Kahramanmaraşlı kadın girişimcilerin ortak dayanışması. İki deprem şehri, iki büyük acıyı paylaşan topraklar… Ama aynı zamanda iki güçlü direniş. Burada sadece ürünler değil, yaralar sarılıyor, dostluklar güçleniyor, umut büyütülüyor.
Kadın emeğini ve girişimciliğini destekleyen bu Alışveriş Festivali, sadece ekonomik değil, kültürel ve sanatsal dayanışmanın da bir parçası oldu. Rihen Müzik Topluluğu, çocuk ve kadınlara yardım ilkesi doğrultusunda, Şef Cihan Yılmaz yönetiminde düzenlediği özel dayanışma konseriyle festivale anlam kattı. Müziğin birleştirici gücüyle sahne alan topluluk, hem kadın girişimcilerin motivasyonunu artırdı hem de festivalin ruhuna sanatsal bir dokunuş ekleyerek dayanışmanın farklı bir boyutunu sergiledi.
Festivalde her stant, bir hayat hikâyesi anlatıyor. Bir kadının çantasını alıyorsunuz, içinde belki de o çantayı dikmek için uykusuz geçen geceler var. Bir örgü şalı omzunuza atıyorsunuz, içinde belki de bir annenin çocuğuna daha iyi bir gelecek sağlama hayali var.
İşte tam bu yüzden kadın emeği altın kadar kıymetli. Ama unutmayalım: Altın tarlaya gömülmez, emekle kazanılır.
O yüzden bu festivale giden herkesin yapması gereken tek bir şey var: Bir ürünü alırken, emeğin değerini de almak. Çünkü bugün bir kadının emeğine değer veren, yarın daha güçlü bir toplum inşa eder.
Kıssadan hisse…
Toprağa altın gömen çiftçi, aslında en büyük sırrı söylemişti: Bereket, emekte saklıdır.
Ve unutmayın: Kadın emeği varsa, o şehirde umut hep vardır.