Gazetecilik mesleği, her dönemde farklı zorluklarla şekillenmiş olsa da yerel basının bu zorluklara karşı verdiği mücadele, belki de en zorlu ve en anlamlı olanıdır. Maraş Flaş Haber yada Şahin Medya, Gökhan Şahin’in hikayesi, bu mücadelenin en çarpıcı örneklerinden biri. Şahin, Kahramanmaraş’tan çıkıp Türkiye’nin dört bir yanında iz bırakan, enerjisiyle, cesaretiyle ve merakıyla tanınan bir gazeteci. Ancak onun hikayesi, yalnızca kişisel bir başarı hikayesi değil; aynı zamanda yerel basının hayatta kalma mücadelesinin de bir yansıması. Gökhan Şahin, yerinde duran bir gazeteci değil. Onu nerede bulacağınız asla belli olmaz; bazen Ege kıyılarında, bazen Güneydoğu’da bir köyde, bazen de Ankara’da önemli bir bürokratın yanında, hep bir şeylerin peşinde koşarken görürsünüz. Adeta modern bir Evliya Çelebi gibi, her an yollarda. Ancak bu gezgin ruhun ardında sadece bir merak veya macera tutkusu yok; aynı zamanda gazeteciliğin değişen dinamiklerine ayak uydurabilme çabası da var. Deprem sonrası toparlanmaya çalışan Kahramanmaraş’ta, yerel basın için destek bulmak eskisinden çok daha zor. Şahin de bu nedenle rotasını sık sık şehrin dışına çeviriyor. Bu, yerel basının sınırlarını aşmasının ve daha geniş bir alanda var olma mücadelesinin bir gerekliliği. O, gazetecilik tutkusunu memleketinden kopmadan, ancak bu tutkunun ona dayattığı şartlara uyum sağlayarak yaşıyor. Şahin’in gazeteciliği, masa başında oturup ordan burdan gelen haberleri yayınlamaktan ibaret değil. O, sahada, hikayenin içinde ve genellikle hikayeyinin oyuncularından biri. Her fırsatta, çocuklara kaban ve ayakkabı dağıtarak onların yüreğine dokunan bir gönüllü, her projede yer alarak topluma değer katan bir figür. Şimdi gel bu insana ‘deli’ de.. Yaptıkları yalnızca bunlarla sınırlı olmadığı gibi ünvan da çok. Türkiye Yerel Gazeteciler Derneği Genel Başkan Yardımcılığı, Anadolu Basın Yayın Birliği Akdeniz Bölge Başkanlığı, Uluslararası Dijital Medya Derneği Genel Başkanlığı gibi unvanlarla, yerel basının sınırlarını uluslararası arenaya taşıyor. Ayrıca, 2021 yılında İzmir Medya Platformu tarafından “Yılın Gazetecisi” seçilerek bu çabalarının karşılığını aldı, taçlandırdı. Gökhan Şahin’in hikayesi, günümüz gazeteciliğinin değişen paradigmasını gösteriyor. Yerel bir gazeteci olarak başladığı kariyerinde, kendisini ulusal ve uluslararası bir figüre dönüştürdü. Bu dönüşüm, yerel gazeteciliğin sadece haber yapmakla sınırlı kalamayacağını, aynı zamanda topluma doğrudan dokunarak, daha büyük bir fark yaratma misyonu üstlenmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Ege TV’de “Gökhan Şahin ile Hodri Meydan” programının hem koordinatörlüğünü hem de sunuculuğunu yaparak, gazeteciliği ekranlara da taşıdı. Bu program, onun gazetecilikte ne kadar çok yönlü olduğunu gösteren bir başka örnek. Gökhan Şahin’in gazetecilik tarzını anlatırken, kendine has soru sorma yönteminden bahsetmemek olmaz. Sorularını sorarken genelde büyük cüssesini ve güçlü beden dilini kullanır. El kol hareketleriyle, sorularına ağırlık katan bu yaklaşımı, adeta bir sahne performansı gibidir. Bu özelliği, 90’lı, 2000’li yıllarda haber programlarıyla özdeşleşen Sadettin Teksoy’u akıllara getiriyor. Hatta, Teksoy’un meşhur “Sokarım ben Sadettin Teksoy” repliğiyle bağdaştırılan enerjisi, Şahin’in cesur gazeteciliğinde bir esin kaynağı gibi duruyor. Yerel basının zorluklarına rağmen, Gökhan Şahin gibi gazeteciler bize umut veriyor. Onlar, hem meslek aşkıyla hem de topluma olan sorumluluk duygusuyla hareket ediyorlar. Şahin’in enerjisi, azmi ve merakı, genç gazetecilere ilham olabilecek bir örnek. Birde toplantılarda soru soranlara karşı biraz daha saygı çerçevesinde hareket etmeye gayret gösterirse diyecek yok..Güvenlik Bilgilendirme Toplantısının maskot ismi..Vali, Emniyet Müdürü, Jandarma Komutanını çok seviyor ve onlara sorulan soruyu önce kendisi beden, el, kol, diliyle cevaplamaya kalkması gülümsetiyor.. adeta ne yapsa yeridir dedirtiyor..~; Bu yüzden, Gökhan Şahin’in yalnızca bir gazeteci değil, aynı zamanda yerel basının modern bir savaşçısı olduğunu söylemek yanlış olmaz. Onun hikayesi, gazeteciliğin çetin yolunda ilerlemek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Gökhan Şahin gibi gazeteciler, yalnızca yazdıklarıyla değil, toplumda bıraktıkları izlerle de önemli. Onlar, gazeteciliğin modern kahramanları. Sadettin Teksoy’un yıllar önce ekranlarda bıraktığı güçlü etkiyi, bana göre yerel gazetecilik sahasında yeniden canlandıran bir figür. Bu yüzden, Şahin’in hikayesine “helal olsun” demekten başka ne söylenebilir ki?