Mehmet Ali ÖZTÜRK
Köşe Yazarı
Mehmet Ali ÖZTÜRK
 

Hor-hakir görülen insanlar siyasetle...

İbadetini yapanlara, inşaallah, maşaallah diyenlere, Allah'ın selamını verenlere, imam hatip mezunlarına, sakal bırakanlara, başörtüsü takanlara, faiz haramdır diyenlere, içki içmeyenlere, zina yapmayanlara kısacası dinini yaşamak isteyenlere önceden irticacı, mürteci, gerici, yobaz, örümcek kafalı derlerdi. Önceden dediysem, daha 25-30 yıl öncesinden bahsediyorum. Belirli bir kesim, bu insanları hor görür, devlet dairelerinde, okullarda hatta hastanelerde görmek istemezdi. Önlerini kesmek, çoğalmalarını önlemek için önlerine her türlü engeli çıkarırlar, darbeler yaparlar, okullarından, göevlerinden ederler, sürgüne gönderirler, hapse atarlar, dalga geçer, hor görürlerdi. Sülaledeki bir başörtülü yüzünden subaylar subaylığından olurdu. Bazen uydurma tarikatler, bazen minnacık Kur'an Kursu öğrencileri bahane edilir, sıkıyönetimler uygulanırdı. Fakat bu insanlar kendilerine ne derlerse desinler, hangi muameleye tabi tutarlarsa tutsunlar, yollarından şaşmazlar aksine davalarına daha çok sarılırlardı. Üstat Necip Fazıl'ın şiiri dudaklardan düşmezdi.  "Rahminde cemiyetin, ben doğum sancısıyım! Mukaddes emanetin dönmez dâvacısıyım! Zamanı kokutanlar mürteci diyor bana; Yükseldik sanıyorlar, alçaldıkça tabana" Hor-hakir görülen bu insanlar siyasetle tanışıp idareye talip olmaya ve ele geçirmeye başlayınca işin şekli değişti. Artık mürteci diyemez oldular. Hatta bu kesimin oylarını almak için mezarlıklarda Kur'an okumaya, bazı başörtülüleri yanlarında taşımaya başladılar. İş siyasete dökülünce dindar gördükleri kesime gerici demekten vazgeçtiler ve selametçi, akpartili, ülkücü, büyük birlikçi ve bilmem ne partili demeye başladılar. Bu da onların işini kolaylaştırdı. Dinin emirleriyle dalga geçmenin adına siyaset dediler. Siyasetle güçlenen dindar kesim, homojen yapıda olmadığı için çok hızlı değişime uğradı. Bazıları zehirlendi, bazıları da sarhoş oldu. Örnek olmayı boşverin, davaya zarar verecek hale dönüşenler oldu. Bir türlü istenilen çizgiye getirilemeyen eğitim sayesinde ortaya çıkan nesil de, hem yetiştirlme tarzları hem de gördükleri nedeniyle bu dindar kesimden kaçmaya başladı.  Bazı hassasiyetler ortadan kalktı. Dindar kesimde özenti ve kompleks ağır bastı. Karşı taraf gibi tatil yapmak, eğlenmek, giyinmek, düğünler yapmak, flörtleşmek vs. ağır bastı. Deyim yerindeyse sekülerleştiler. Bürokrasi, ticaret, çarşı-pazar dönüşüme uğradı. Önceleri 'filanca parti dinimize saldırıyor, ömrüm boyunca bana ve zürriyetime onlara oy vermek nasip olmasın' diyenler çok rahat parti parti dolaşmaya başladılar.  Açık söylemek gerekirse dindar kesim, irticacı diye anılırken daha sağlamdı. O dönemlerin fetö gibi bozuk grupları dışında daha samimiydiler. Baskı gördükçe daha çok sarılıyorlardı din ve imanlarına. Serbestlik, güç, servet yaramadı. Rehavete kapıldılar. İşin doğrusu annemizin namazını, babamızın gericiliğini özledik dersem abartmış olmam. Ortaya çıkan yeni nesil ve bilinci tam oturmamış kişilerin artan sayısı nedeniyle on yıllardır iktidar yüzü görmeyenlerin eline fırsat geçerse hiç şaşırmayın. Kendimize çekidüzen vermek, ne oldum delisi olmaktan çıkmak, eğitim sistemimizi silbaştan gözden geçirmek, ahlak ve maneviyata değer vermek, radikal kararlarla kötülüğe giden yolları kapamak ve fırsatları iyi değerlendirmek zorundayız.
Ekleme Tarihi: 03 Şubat 2025 - Pazartesi
Mehmet Ali ÖZTÜRK

Hor-hakir görülen insanlar siyasetle...

İbadetini yapanlara, inşaallah, maşaallah diyenlere, Allah'ın selamını verenlere, imam hatip mezunlarına, sakal bırakanlara, başörtüsü takanlara, faiz haramdır diyenlere, içki içmeyenlere, zina yapmayanlara kısacası dinini yaşamak isteyenlere önceden irticacı, mürteci, gerici, yobaz, örümcek kafalı derlerdi.

Önceden dediysem, daha 25-30 yıl öncesinden bahsediyorum. Belirli bir kesim, bu insanları hor görür, devlet dairelerinde, okullarda hatta hastanelerde görmek istemezdi. Önlerini kesmek, çoğalmalarını önlemek için önlerine her türlü engeli çıkarırlar, darbeler yaparlar, okullarından, göevlerinden ederler, sürgüne gönderirler, hapse atarlar, dalga geçer, hor görürlerdi. Sülaledeki bir başörtülü yüzünden subaylar subaylığından olurdu. Bazen uydurma tarikatler, bazen minnacık Kur'an Kursu öğrencileri bahane edilir, sıkıyönetimler uygulanırdı.

Fakat bu insanlar kendilerine ne derlerse desinler, hangi muameleye tabi tutarlarsa tutsunlar, yollarından şaşmazlar aksine davalarına daha çok sarılırlardı. Üstat Necip Fazıl'ın şiiri dudaklardan düşmezdi. 

"Rahminde cemiyetin, ben doğum sancısıyım!
Mukaddes emanetin dönmez dâvacısıyım!
Zamanı kokutanlar mürteci diyor bana;
Yükseldik sanıyorlar, alçaldıkça tabana"

Hor-hakir görülen bu insanlar siyasetle tanışıp idareye talip olmaya ve ele geçirmeye başlayınca işin şekli değişti. Artık mürteci diyemez oldular. Hatta bu kesimin oylarını almak için mezarlıklarda Kur'an okumaya, bazı başörtülüleri yanlarında taşımaya başladılar. İş siyasete dökülünce dindar gördükleri kesime gerici demekten vazgeçtiler ve selametçi, akpartili, ülkücü, büyük birlikçi ve bilmem ne partili demeye başladılar. Bu da onların işini kolaylaştırdı. Dinin emirleriyle dalga geçmenin adına siyaset dediler.

Siyasetle güçlenen dindar kesim, homojen yapıda olmadığı için çok hızlı değişime uğradı. Bazıları zehirlendi, bazıları da sarhoş oldu. Örnek olmayı boşverin, davaya zarar verecek hale dönüşenler oldu. Bir türlü istenilen çizgiye getirilemeyen eğitim sayesinde ortaya çıkan nesil de, hem yetiştirlme tarzları hem de gördükleri nedeniyle bu dindar kesimden kaçmaya başladı. 
Bazı hassasiyetler ortadan kalktı. Dindar kesimde özenti ve kompleks ağır bastı. Karşı taraf gibi tatil yapmak, eğlenmek, giyinmek, düğünler yapmak, flörtleşmek vs. ağır bastı. Deyim yerindeyse sekülerleştiler. Bürokrasi, ticaret, çarşı-pazar dönüşüme uğradı. Önceleri 'filanca parti dinimize saldırıyor, ömrüm boyunca bana ve zürriyetime onlara oy vermek nasip olmasın' diyenler çok rahat parti parti dolaşmaya başladılar. 

Açık söylemek gerekirse dindar kesim, irticacı diye anılırken daha sağlamdı. O dönemlerin fetö gibi bozuk grupları dışında daha samimiydiler. Baskı gördükçe daha çok sarılıyorlardı din ve imanlarına. Serbestlik, güç, servet yaramadı. Rehavete kapıldılar. İşin doğrusu annemizin namazını, babamızın gericiliğini özledik dersem abartmış olmam.

Ortaya çıkan yeni nesil ve bilinci tam oturmamış kişilerin artan sayısı nedeniyle on yıllardır iktidar yüzü görmeyenlerin eline fırsat geçerse hiç şaşırmayın. Kendimize çekidüzen vermek, ne oldum delisi olmaktan çıkmak, eğitim sistemimizi silbaştan gözden geçirmek, ahlak ve maneviyata değer vermek, radikal kararlarla kötülüğe giden yolları kapamak ve fırsatları iyi değerlendirmek zorundayız.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve marasgunebakis.com.tr sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.