Zeytin memleketinde yaşıyoruz ama maalesef masmalaların hali iç açıcı değil. Benim gibi ağaç sayısı az olanlar, genelde aile boyu cümbür cemaat giderler, çocuklar bir yanda oynarlarken büyükler zeytini toplarlar, arabalarının bagajına yüklerler ve geç de olsa masmalaya uğrayıp yağlarını almak isterler. Birçoğu turşuluğu önceden toplamış olur. İşte macera tam da burada başlıyor. Oraya varıp pikap, traktör, kamyonetleri, bekleyen insanları, işlem yapılmak için alana indirilmiş yüzlerce çuvalı görünce ne yapacaklarını bilemezler. Arabadakilerin yorgun halleri, yemek saatinin gelmiş olması, havanın soğukluğu beklemeye engel olur. Çalışanlara, buraya bırakıp gitsek, bittiğinde bizi arasanız olur mu? dediğinizde olmaz derler. Ne zaman geleceğini sorarsın, kalabalığı görüyorsun abi, bilemiyoruz derler. Eve gidip kalabalık dağılınca geleyim desen, bagajda zeytini bekletmek olmaz. Yolcuları eve bıraktıktan sonra saatlerce beklemek üzere tekrar dönmek zorunda kalırsın.
İkinci bir olay, alacağın yağ oranı fabrikasına göre değişiyor. Örneğin benim zeytin 120 kg geldi, 24 kg yağ çıktı. Bir başkası 15, 20, 30 çıktı diyebiliyor. Fabrikaların son sistemle çalıştıklarını düşünüyorum. Ancak makineleri verimli kullanabildiklerinden, tecrübeli elemanlara sahip olduklarından emin değilim.
Üçüncü bir durum 150-200 kg altında gelen zeytinleri işlemek yerine 1/7 oranında içeriden yağ vermeyi tercih ediyorlar.
Özetle yağın azlığı, çokluğu hatta içeriden yağ ile zeytinin takasını bile anlayışla karşılamak mümkün ancak sıra işine acilen çözüm bulmalılar. Vatandaşın zeytin toplama neşesini, çileye dönüştürmemeliler. Rabbim, alnının teriyle çalışıp emeğinin karşılığını almak isteyen herkesin yardımcısı olsun, ürünlerini bereketli etsin.
Zeytin memleketinde yaşıyoruz ama...
Zeytin memleketinde yaşıyoruz ama maalesef masmalaların hali iç açıcı değil. Benim gibi ağaç sayısı az olanlar, genelde aile boyu cümbür cemaat giderler, çocuklar bir yanda oynarlarken büyükler zeytini toplarlar, arabalarının bagajına yüklerler ve geç de olsa masmalaya uğrayıp yağlarını almak isterler. Birçoğu turşuluğu önceden toplamış olur. İşte macera tam da burada başlıyor. Oraya varıp pikap, traktör, kamyonetleri, bekleyen insanları, işlem yapılmak için alana indirilmiş yüzlerce çuvalı görünce ne yapacaklarını bilemezler. Arabadakilerin yorgun halleri, yemek saatinin gelmiş olması, havanın soğukluğu beklemeye engel olur. Çalışanlara, buraya bırakıp gitsek, bittiğinde bizi arasanız olur mu? dediğinizde olmaz derler. Ne zaman geleceğini sorarsın, kalabalığı görüyorsun abi, bilemiyoruz derler. Eve gidip kalabalık dağılınca geleyim desen, bagajda zeytini bekletmek olmaz. Yolcuları eve bıraktıktan sonra saatlerce beklemek üzere tekrar dönmek zorunda kalırsın.
İkinci bir olay, alacağın yağ oranı fabrikasına göre değişiyor. Örneğin benim zeytin 120 kg geldi, 24 kg yağ çıktı. Bir başkası 15, 20, 30 çıktı diyebiliyor. Fabrikaların son sistemle çalıştıklarını düşünüyorum. Ancak makineleri verimli kullanabildiklerinden, tecrübeli elemanlara sahip olduklarından emin değilim.
Üçüncü bir durum 150-200 kg altında gelen zeytinleri işlemek yerine 1/7 oranında içeriden yağ vermeyi tercih ediyorlar.
Özetle yağın azlığı, çokluğu hatta içeriden yağ ile zeytinin takasını bile anlayışla karşılamak mümkün ancak sıra işine acilen çözüm bulmalılar. Vatandaşın zeytin toplama neşesini, çileye dönüştürmemeliler. Rabbim, alnının teriyle çalışıp emeğinin karşılığını almak isteyen herkesin yardımcısı olsun, ürünlerini bereketli etsin.
Ekleme
Tarihi: 02 Aralık 2024 - Pazartesi
Zeytin memleketinde yaşıyoruz ama...
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.