Darul fesat çağını yaşıyoruz. Düşman karşında ama yanı başındaki dostundan darbe yiyorsun. Gazze için mitinge çıkıyor ama yıllardır birikmiş borcunu ödemeye zerre kadar tenezzül etmiyor. Sünnettir diye hurmayla iftar açıyor ama alacaklılarına bin bir türlü yalan söylüyor. Darul fitne çağını yaşıyoruz. Tekbir sesleriyle yeri göğü inletiyor ama yalanı, ticaretin kazanç kapısı olarak görüyor. Alacaklılar ve müşteriler; mal, sipariş ve ödeme bekliyor, bizimki umreye turist olarak gitmenin yollarını arıyor. Darul kizb çağını yaşıyoruz. Aldığımız yalan, sattığımız yalan. Allah’ın hakkını yerine getirerek, kulların hakkını ödediğini zannedenlerimiz var. Darur riya çağını yaşıyoruz. Görüntümüz bir dine mensup, içimiz başka bir dine inanıyor. İbadetler adetlere karıştı. Darun nifak çağını yaşıyoruz. En yakınlarımız, en uzaklarımız olmuş. En uzaklarımızdan gördüğümüz vefayı en yakınımızdan görmüyoruz. Adam senin verdiğin parayla tatile çıkıyor. Sefayı o çekiyor, cefayı sen çekiyorsun... Darul gadr çağını yaşıyoruz. Yıllarca beraber büyüdüğün kişi, senin en korunmasız halini bekliyor. Timsahlar bazen bir av için aylarca pusuya yatarmış. Bazı dostlar da on yıllarca pusuda bekliyor. Sana darbe vuracak zamanı bekliyor.  Her çağ mı böyleydi bilmiyorum ama bu çağ iyilere göre değil. İyiler sınanmadığı sürece iyiler. Kadın, para, makam, şöhret, şehvet ve varlık ile sınanınca iyilerden de iz kalmıyor. İyiler atlara, katırlara, merkeplere, develere, renolara bindiler ve gittiler. Geriye insanlara binen, insanlardan geçinen, kalıbı kalbinden daha Müslüman asalak tipler kaldı... Ben, bu çağın insanından nefret ettim ama bu çağın insanının da bana hayran olduğunu söyleyemem. Sabahtan akşama kadar aç kalacak ama kazandığı tüm sevabını başkasına bırakacak kişilere hayırlı sahurlar diliyorum. Murat PADAK